28 Mayıs 2018 Pazartesi

CEMATCİKLERİN ve TARİKATCILARIN DİN ÖĞRETİ METODLARI VE KAYNAKLARI



Ülkemizde dinini öğrenme konusunda arayış içinde olanları maalesef ki birileri kendi safına çekmeyi dine hizmet sayıyor!.  Öğrettikleri konular; Kuran’ı yüzünden okuma, kendilerine göre yazdıkları ilmihal, bir takım taassupları içeren mezhebi yorumlar, işlerine gelen bazı içtihatlar, tasavvuf kültürü, rivayet kültürü, gaybi bilgiler, hikâye, destan, mucize ve kerametlerden oluşmaktadır. Din adına öğretilen masalların içinde mevcut cemaat liderleri veya şeyhlerinin ne kadar keramet ehli, büyük bir zat oldukları meselenin aslını oluşturur. Bunu da; her yüz yılda bir din yenileyicisi geleceği ile ilgili tartışmalı hatta alimlerin büyük çoğunluğunun uydurma olarak nitelendirdikleri rivayetini kullanarak sağlarlar! Genelde liderlerine verilen isimler; üstat, asrın imamı, gavs, mehdi, vaiz  vs. dir.  Grubun liderine kayıtsız şartsız teslim olmak da Hz. Peygambere itaatten sayılır! Şeyhlerini nerdeyse peygamber seviyesine hatta daha ötesine çıkartan Kuran’ hakikatleriyle bağdaşmayan etkileyici ifadeler kullanırlar! .
Böylece din; şeyhin  rüyasına, gayptan aldığı bilgiye, keramet mucize masallarına kısaca şeyhin söylemlerine dönüşür. Şeyh ne diyorsa din odur! (haşa) Öyle bir şeyh anlatımı olur ki; O her şeyi bilen gören, kainat üzerinde büyük yetkisi olan, gayptan haber veren, şefaat eden, ölüm anında imanı kurtaran kurtarıcıdır.!  Verilen görevleri yapan  müritler (köleler) Bedir sahabesi eşdeğerindirler! Sözleri ile taltif edilirler!
Allah ın kitabında  bu tür inançları şirk dini diye tarif edilirken, bunlar şirki hak dini adı ile insanlara öğretir oldular.
 DURUM BÖYLE OLUNCA KURAN VE SAHİH SÜNNET ÖLCÜSÜNDE ÖĞRENENLER İLE ARALARINDA DERİN UCURUMLAR MEYDANA GELİYOR. Bu sefer de kendilerini aklamak ve menfaatlerinin kaybolmaması için üretilen sınır tanımaz kinleri başlıyor.!
İş burada kalsa ya! Ötekileştirdikleri ya da  kendilerinden olmayanlara karşı gizliden gizliye düşmanlığa varan  iftiralar nedeniyle Müslümanlar arasına fitne tohumları ekerler. Çok zor durumda kalınmazsa onların arkasında namaz bile kılınmayacağı anlatılır. Gruplarını zinde tutmak için  vahiy alıyorlarmış gibi, İslam’ın kabul etmediği asılsız şeyleri cemaatleriyle  paylaşırlar. Kendilerine göre bazı dini ritüeller üretirler.
Merdiven altı bu çakma  dini anlayışlar; Ümmetin vahdetini parçalayan, dini; adam, para ve zenginlik toplama sanatına döndüren, İstismarın en kötüsü, en çirkini, en aşağılık olanı din istismarı olmasına rağmen bu rezilliği üretip yapanlardır. Bütün bu çirkinliklerini  İslam’da olmayan takkiye anlayışı ile gizlerler.  Yani Kuran’ın reddettiği  uydurma anlayışlarını batini bilgi saydıkları için başkalarının bilmesini istemezler. Kendilerini de açığa vermezler.   Grup dışında kimseyle de paylaşmazlar.  Bunların çoğu sanal cemaatlerdir. Onlara göre kendi dışındakiler zahiridir. Hak ve hakikatin farkında olmayanlar, balı kavanoz dışından yalayanlar olarak nitelendirirler!
İslam’ı kendi kaynağı dışında öğrenmeye kalkanların büyük çoğunluğu, kariyeri, tahsilleri ne olursa olsun,  bu, sahte sihirli ve afsunlu ortamın cazibesinden asla  kurtulamaz  duruma geliyor. Velev ki bunlar isterlerse İlahiyat okusunlar.  Şahsiyeti, düşünme ve akıl etmesi elinden alınan bu bireyler, artık bulundukları grubun kurşun askeridir. Bulundukları grubun dini argümanlarını korumak ve kollamak İslamı korumakla eşdeğerdir! Bu uğurda, hiçbir teste tabi tutmadan söyleyemeyecekleri yalan, etmeyecekleri iftira yoktur. Üstelik bunu din adına yaparlar. Nedenine gelince “hedefe ulaşmak için her yol mubahtır” yalanı İslam’ın bir sözüymüş gibi anlatıldığı için!  Aleyhinde bulunacakları birini tanımalarına gerek yoktur!. Liderleri ne söylemişse aynen onu tekrar ederler! Bunun örneklerini her dönemde görmek mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder