28 Mayıs 2018 Pazartesi

KİM BU “KURANCILAR” KURAN DİYEN HERKES AYNI MI?



Bu geçmiş asırlarda Hindistan’da  Seyit Ahmet Han tarafından ileri sürülen Mevlevi Çerağ Ali, Abdullah Çakralevi, Ahmed Din, Gulam Ahmet Perviz  tarafından benimsenen ve oradan da ithal edilen bir anlayış, “Kuran bize yeter.” Sloganı ile yola çıktığı bilinmektedir. Aslında kulağa hoş gelen bu söylemi üretenler;  Kuran’ı terk ederek Kuran dışı kaynaklara yönelip, uydurma rivayet ve yalanları, masal hikaye ve destanları dinin yerine koyan,  kendi görüş ve düşüncelerini dine yamayan, dinden para kazanma yöntemi geliştiren,  bir kısım insanları aşırı yüceltip bir kısmını köle konumuna getiren müşrik    yapıların toplumlara hakim olmasından nemalanan yapılardır.
Allah resulü sonrası insanların ürettiği anlayışların Allah’ın dinin aslından sayılması, İslam alemini çok derinden yaralamıştır. Sonuç itibariyle son  durumda da görüleceği gibi, tembellik, fakirlik, açlık, sahipsizlik, sefaletin hüküm sürmesi insanları son derece  şahsiyetsiz, zelil bir hale getirip bir medeniyet üretemez haline sokmuştur.   İslam dışı gerici anlayışları, geçmiş kültürleri din haline getiren yapıların sayesinde  ehli sünnet Müslüman olan Hindistan’ın büyük bir kısmı İslam’ı terk edip bugünkü anlayışlarına sürüklenmiştir. Aynı durumda Şii toplumlarından olan Nusayri liginde bundan farkı yoktur.  İlkel ve müşrik anlayış, Allah resulü sonrası doğru İslam’ın yerine almasından bugüne kadar milyonlarca Müslümanı ve onların neslinin heba olmasına neden olmuştur.
Konumuza dönecek olursak; kısa adıyla “Kurancılar”  olarak tanıdığımız gruplar homojen bir yapı değildir.  Yani Kuran’dan başka din adına hiçbir şeyi kabul etmiyoruz diyen gruplar birden fazladır.  Dini anlayışları da aynı değildir.  Bu düşünce sahiplerinin bir kısmı ezanı, namazı, yani günümüz toplumlarında ibadet olarak bilinen bazı eylemleri şirk sayma hadsizliğine düştükleri görmek bile mümkündür! Bazıları da namazın rekâtlarının bile Kuran’dan çıkartmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz. Yani Nebi örnekliğini,  görmezlikten gelip yok sayma gibi bir durumun sonucunun tezahürü!
Kuran’dan başka kaynak kabul etmiyoruz diyenlerin de aynı ayetlerinden farklı anlamlar çıkarması oldukça düşündürücü! Nasıl ki, gelenekçiler, tasavvufçular kendi aralarında onlarca yüzlerce farklı anlayışlar üretmişlerse, Sadece  Kuran diyenlerin de kendi aralarında  bir anlayış birliğinin olmadığı da bir gerçek iken, Vahdet nasıl sağlanacak!.? Allah resulünün elçilik yönüne öne çıkartıp, örnekliğini yok sayarak İslam’da bir bütünlüğün sağlanması nasıl mümkün olacak! Bu durmada Müslümanlar ne yapacak!
Pekiyi Müslümanlar bu iki zıt cendere arasında sıkışıp  kalmak zorunda mı,  çözümsüzlüğe mahkum mu?.  Elbette ki hayır.  Anlaşılmayan Kuran ile yani Kuran yerine geleneğin din edinilmesinin asla doğru bir  İslam  olmayacağı gibi, resul örnekliğini de yok sayarak bir yere varılması pek mümkün görünmemektedir.  Hem Kuran’ı kesinlikle anlamaya çalışacağız hem de Nebi örnekliğini yani nebevi, sahih  sünneti yok saymadan  yolumuza devam etmek zorundayız. Sahih yada nebevi sünnet anlayışını,  geleneğin, hurafecilerin sünnet algısı ile asla karıştırmamak gerekir. Onların sünnet algısını Arap kültürü ve şekil  üzerine oturtulan bir anlayıştır!  Allah resulünün bir arap olması, ve o geleneğin içinde yetişmesi hasebiyle günlük hayatta dini hassasiyetinden değil de, yaşadığı toplumun bir ferdi olarak yapıp ettiklerini elbette dinden saymak mümkün değildir.  Dini Kuran dan öğrenen Nebi nin  sosyal hayattaki Kuran ı uygulama yöntem ve fiillerinin sahih sünnet olması tabii ki anlaşılır bir şeydir. Kuranı merkeze alalım diyenlerin bir başka ölçüsü de, din adına ortada  ne var ne yok tüm geleneği süpürüp çöpe atalım değildir. Geleneği Kuran’a arz edelim. Kuran’ın onayladığı ona ters olmayanlardan da elbette faydalanalım şeklindedir.  Müslümanları terör üze etmeden, tekfir etmeden yumuşak bir lisan ile dine sokulmuş yalanları, hurafeleri bidatları, Kuran ölçüsünde  temizleyim anlayışıdır.
Yeni din kuruyormuş gibi  bütün birikimi yıkmak yerine, ıslah etmek daha akıllıca olmaz mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder