Müslümanların en büyük
korkusu haline getirilen şey; düşünmek ve akıl etmek;
Kuran düşünün diyor.
Akletmez misiniz?, görmez misiniz? Ders almaz mısınız? gibi tabirlerle yüce
kitap bize yüzden fazla soru sormasına rağmen düşünmek tehlikeli midir.?
Düşünme ve akıl etme en çok istismar edilen konulardan
birisidir. insanlara akıl etmenin yanlış ve tehlikeli olduğu telkini yapılır. İlk
bakışta haklı sebeplere dayandığı
düşünülen bu telkinin aslında görünmeyen gösterilmek istenmeyen başka bir amaca hizmet
ettiği de unutulmamalıdır. Bunun en kısa
izahı; akılcılık hastalığının arkasına saklanarak düşünmeyi ve akıl etmeyi engelleyerek batıl inanç ve
akidelerini yutturmaya çalışılması!.
Pekiyi bu akılcılık
hastalığı nerden bulaştı? Bu anlayışın
çıktığı dönemlerde, aklı tamamen bir tarafa atan düşünmeyen aklı yok sayan Müşebbihe, Mücessime,
Haşviyye ve Kuran’ı maksat ve amacı dışında yorumlayan
Râfızi gibi gruplar toplumda taraftar bulmaya başlamıştı. Bunlara tepkisel
olarak ortaya çıkan akılcılık hastalığına batan anlayışa mutezile adı
verilmiştir.
Batılı felsefe kitaplarının Arapçaya çevrilmeye başlaması
hicri ikinci yüz yıldan sonra olmaya başlamıştır. Bunları okuyan bir takım İslam
alimleri meseleleri anlama gayretine, bu kitapların bakış acısını müdahil
ederek aklı her şeyin önüne çıkartmaya başlamışlardır. Mutezile bu kaynaklardan
en çok fayda sağlayan bir mezhep olmuştur. Yahudi,
Hristiyan, İran, Hind dinleri ve Yunan felsefesi gibi inançlar ile temas etmiş,
onları anlamaya çalışmış ve bu inanç sistemlerine karşı da İslam dini akaidini
savunmuştur.
Faydalandığı kaynağın etkisi ve aklı bir tarafa iten
anlayışların bozuk mantığından nemalanan mutezile, Kuran ölçüsünü aşan akılcılık hastalığına
bulaşmış, kendisi gibi düşünmeyenlere siyaseti kullanarak büyük baskı ve şiddet
gösterdiğinden toplumda fazla itibar kazanamamış bir mezheptir.
Başkalarının beynini
kullanmayı meslek haline getirenler,
insanları kendi anlayışlarında esir etmeyi sürdürmek için Mutezile ile
korkutulurlar. Oysa mutezilenin en büyük
sapması akıl ile değil, akılcılık ile olmuştur. Akıllı olmak ile akılcı olmak aynı şey
değildir. Akıllı olan Allah’ın varlığını
etrafına bakarak bulur. Akılcılığın kaidesinde görmediği bir şeye inanmama gibi
sapmalar mevcuttur. Bu çok iyi bilinmesi gereken bir durumdur.
Kuran’ında ifade ettiği gibi akıl bilginin ışığında ancak doğruyu
bulabilir. Akıl etmek düşünmek, Kuran’ın yüzlerce dile getirdiği bir ifadedir.
Zira aklı olmayanın dini yoktur anlayışı İslam’ın ifadesidir. Mutezilenin sapkın görüşlerini ileri sürerek
aklı yok saymaya çalışanlar, ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışanlar
gibidir.
Bugün müminlerin hali maalesef ki budur. Öyleyse bu hale nasıl geldik? Bunların bir
sebebi olmalı? Geçmişe bir şey diyemiyoruz. Çünkü Alimlerimiz ve şeyhlerimiz,
din diye ortaya koyduğumuz müktesebatın bütünü bizim için kutsal olmuş. Herkes
kendi akidesinin etrafına öyle bir zırh örmüş ki onlara değil dokunmak hakkında
bir söz edemezsiniz. Onlar asla eleştirilemez. İçinde hiçbir şey yanlış olamaz.
Bir bozulmuşluk var sa ki var. O zaman hata kimde? Yukardakiler masum olduğuna
göre haşa hata Kuran’da dolayısıyla Allah’ta!.
İşte atalar dini
örnekliğinin bir başka benzerinizi islam toplumu yaşıyor. Öyleyse geriye dönüp
bir bakalım. Önceki dönemlerde yazılan
her bilgi doğru, bütün alimlerde aynı doğruyu söylemiş mi? Bakalım öyle mi!..?
Kuran kendisi için “En doğruyu söyleyen Kuran” dır.
demesine rağmen Kuran’a farklı şeyler söyletiliyor. Ha, birde Kuran ın bir
zahiri bir de batıni anlatımı var deniyor. Kuran’ın batıni yönünü bildiğini
iddia edenler de, batını yönle ilgili bir birinden farklı şeyler söylüyor. Bu
konularda Kuran’a o kadar çelişkili şeyler söylettiler ki! , Haşa bu çelişkiler
sanki Allah’ tan. Sözüm ona çelişkiyi
gidermeye çalışanlarda bu zatlar! Kuran’ı
gösterip herkesi kendine çağıran bu tacirler dini o hale getirdiler ki; İslam,
içinden çıkılmaz bir labirent!..... çık çıkabilirsen!.....
Bu çelişkileri sonucu islam coğrafyasında şu anda, Müslümanlar cihat yapmak için bir birini
Allah Allah diyerek öldürüyor. Malını ırzını ganimet sayıyor.
Hidayete davet ettiğimiz insanlar bu manzara karşısında
neye karar verebilirler ki!?
AMAN HA SAKIN DÜŞÜNME
DEDİLER, SENİN YERİNE BİZLER DÜŞÜNÜRÜZ?
SAĞ OLSUNLAR DÜŞÜNDÜLER! BİR DÖNÜP
BAKTIM Kİ NE YALANLARI YUTMUŞUM?! AZ KALSIN…..! ALLAH KORUSUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder