28 Kasım 2018 Çarşamba

HZ Aişe ra. nın evlilik yaşı ile Zeyd'in evliliği konusu

Hz aişe ra

Kendisinden yapılan bu rivayetin yanında, yine kendisinin rivayet ettiği başka hadisler de var: Sahih-i Buhârinin, Kefalet Kitabı 4. bab, Menakıbü’l-Ensar Kitabı 45. bab, Edeb Kitabı 64. bab, Salat Kitabı 86. babda, Müsned-i Ahmed b. Hanbel 6/198 de zikredilen rivayetlerde Hz. Aişe r.a.: “Anamın-babamın İslâm'a girdikleri sırada, benim kesinlikle onların davranışlarına aklım eriyordu.” diyor. Bu hadis, hadislerin tercüme edildiği  yaygın kitaplarda, “Ben bildim bileli anam-babam Müslümandı.” şeklinde yanlış tercüme edilip yanlış anlaşıldığı için, Hz. Aişe r.a.nın  bi’setten (Hz. Muhammed s.a.in peygamberlikle görevlendirilmesinden) sonra doğduğu konusuna delil kabul edilmiştir. Halbuki doğru tercüme edilip doğru anlaşıldığı takdirde,  bu hadis, Hz. Aişe r.a.nın bi'setten en az 5-6 yıl önce doğduğuna delil olur. Çünkü Ancak 5-6 yaşındaki bir çocuğun, -biraz da kabiliyetli ise-, o yaşlarda ana-babasının davranışlarına aklı erer. Bu hadîse göre Hz. Aişe r.a.nın 604-605 yılları arasında doğduğu anlaşılır .
           Prof. Dr. Muhammed Hamidullahın naklettiğine göre, Arap geleneğinde, kızların yaşı ay hali görmeye başlamasından itibaren hesap edilmektedir. Sıcak memleketlerde,  çocukların ortalama 9-10 yaşlarında ergenlik çağına girdikleri ( Cevad ali, El Mufassal 3/629-644) düşünülürse, Hz. Aişe r.a.nın nişanlandığı yaşı 16,evlendiği yaş 19 olur. Bunu Arap dilindeki bir kullanış da teyit etmektedir. Arapçanın en büyük ve sahih lügatı Lisan'ül-Araba bakıldığı takdirde, Arapçada 11 den 19 kadar olan sayılar kullanılırken, birler hanesi zikredilerek  onlar hanesi de kastedilmektedir. Bir bedevi "vahhid-birle, bir yap" dediği zaman, "cebimde 10 dirhem var, 1 de sen ver de cebimdeki parayı 11 yap."  demek istemektedir. Hz. Aişe r.a. Arapçayı en edebi konuşan hanımlardan biridir. Arapçadaki bu özelliği kullanarak 6 ve 9 yaşla 16 ve 19 yaşı kasdettiği anlaşılmalıdır.

 bundan 200 yıl öncesine kadar, arap yarım adasında kızların  yaşı regl olduğu ilk yıldan başlardı yani kız çocuğu 10 yaşında regl olduysa, 1. yaşına girmiş olarak hesaplanırdı buda şunu gösterir ki hz aişe annemiz 18/19 yaşında iken evlilik yapmıştır,

hz aişenin yaşı elbette evlenecek yaşta idi zaten hz aişe hz Muhammed (sav) le evlenmeden önce nişanlıydı. demek ki evlenecek yaştaydı ayrıca hz Muhammed küçük yaştaki bi kızla evlenseydi bunu sizden önce ebu cehl,ebu süfyan,ebu süheyl gibi resullaha düşman olanlar eleştirirdi
——————————————

EVLATLIĞIN EŞİYLE EVLENMEK...

Soru:

1. Zeyd’in hanımı yani evlatlığının eşiyle evlenen Peygamberimize bu evlilikten dolayı suçlamalarda bulunanlara nasıl cevap verilebilir?

2. Peygamberimiz Zeyd’in evine Zeyd’i aramaya gidiyor evde Zeyd’i bulamıyor. Sadece eşini görüyor. Rüzgarın esmesiyle Hz.Zeynep’in(Zeyd’in eşi) güzelliklerinin ortaya çıktığı ve Peygamberin ona orda aşık olduğu rivayetleri doğru mudur?

3. Bu evlilik gerçekleşmeden direk helal kılınma olmaz mıydı? Kuran’da evlilik emrinin olmasının hikmeti nedir?

4. Evlatlığın eşiyle evlenmek ne kadar ahlaki bir davranış, diyenlere nasıl cevap verilmelidir?

Cevap:

Bu evliliğin nasıl geliştiği, sürecin nasıl olduğunu, bu evliliğin hikmet ve nedenlerinin neler olduğu, bu Peygamberin isteyip istemediği, ahlaki boyutu teker teker ele alalım:

1. Hz.Zeynep, zaten Peygamberimizin halasının kızıdır. Çocukluktan beri birbirlerini tanımakta görüşüp konuşmaktaydılar. Üstelik Peygamberimiz Hz.Zeynep’le Zeyd’i evlendirirken daha tesettür ayeti de inmemiştir. Yani onun görünümünü de zaten bilmektedir. O zamana kadar niye tutulmadı Peygamber de evlilikten sonra tutuldu? Dolayısıyla ona aşık olmuş olsaydı ve Peygamberimiz Zeynep’le evlenmek isteseydi Zeyd’le onun nikahını kıymazdı. Çünkü, Hz.Zeynep’le Hz.Zeyd’in nikahlarını kıyan ve onları birbirleriyle evlendiren bizzat Peygamberimizdir. Peygamberimiz Zeynep’le evlenmek isteseydi en başından zaten önünde bir engel yoktu.(Aşağıda konunun ayrıntılı delillerini vereceğiz)

2. Hz.Zeyd ile Hz.Zeynep evliliklerinde sorunlar yaşayınca boşanma kararı aldılar. Zeyd bunun için Peygamberimizin yanına çok kez gelerek boşanmak istediğini söyledi ancak Peygamberimiz boşanmalarına razı değildi ve her defasında nasihat vererek vazgeçirmeye çalıştı. “Eşini yanında tut, Allah’tan kork!” dedi(Ahzap37) Ancak sonrasında sorunlar devam edince Zeyd ile Zeynep boşandı.

3. Hz.Zeynep, boşanmadan sonra Peygamberle evlenmek istiyordu ancak Peygamberimiz bu evliliğin olmasını da istemiyordu.

4. Çünkü, Zeyd Peygamberimizin evlatlığıdır. Cahiliye döneminde bir kimse kendine evlatlık aldığında o onun öz evladı gibi olur ve mirastan pay alma gibi bütün öz evlat hakları onun da olurdu. Ve o kişi eve gittiği kadın erkek herkese mahrem olurdu. Kuran’ı Kerim’de pek çok ayette evlatlık hükümleri sırasıyla birer birer kaldırılıyordu. Kuran’ın getirdiği sistem daha çok günümüzde “Aile koruması” olarak adlandırılan sistemdir. Dolayısıyla cahiliye adetlerinde evlatlık öz çocuk kabul edilince onun eşi de öz kızı kabul edilir, anlayışı vardı ve Kuran bütün evlatlık hükümlerini birer birer kaldırdığı için evlatlığı Zeyd’den boşanan Zeynep’in de kendisiyle evlenmek istemesi üzerine Hz.Peygamber korku duymaya başlamıştı. Evlatlık hükümlerini birer birer kaldıran Allah’ın, bu hükümlerden en köklüsü olan, Zeynep’le açıklanmasını emretme sinden de korkmaya başlamıştı. Zira, müşriklerin diline “Evlatlığın eşiyle evlenmiş” diye dolanmanın yanında, Müslümanların da şaşkınlık duymasının ve tebliğ irşadın önünün kesilmesinden korkuyordu. “Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır.”(Ahzap 37) Ayeti de Peygamberin içinde gizledikleri hakkında inmiştir. Nitekim de, korkularında haklıydı çünkü bu evlilik gerçekleştikten sonra müşriklerin (günümüzde olduğu gibi!!!) diline fazlasıyla dolanmıştır. Peygamber, bu evliliğin olmasını bu sebeplerden dolayı istememektedir. Ahzap 37, yani evlenmeleriyle ilgili ayet inice Hz.Aişe Peygamberin evlenmek istemediğini bildiği için“Eğer Hz. Peygamber (a.s.m) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” Demiştir. (bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524). İşine gelen rivayeti alıp önümüze koyan bu rivayeti niye görmez? Açıkça “Peygamber ayet gizlemek isteseydi o bu ayet olurdu” der.

5. Peygamberin içinde sakladığı şeyin “AŞK” olduğunu iddia edenler tamamen delile dayalı olmayan ifadelerdir ve bakış açısıyla elmasa bakıp kömür gören gözler misali yoruma dayalı ifadelerdir. Tam tersi aksi deliller mevcuttur. Uyduruk birkaç söze dayanarak “Rüzgar esince Zeyneb’in güzelliklerini gördü sonra ona aşık oldu ve aşkını içinde gizliyordu” sözleri kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Her işine gelen rivayeti kabul edenler madem her kaynağı kale alıyorsunuz bunu da kale alın, “Bu hikayenin yani Hz.Peygamberin Zeyneb’e tutulması aşık olma hikayesinin kesinlikle uydurma olduğu ve akla hayale gelmeyen bir uydurmasyon olduğunu parantez içindeki kaynaklardan bakabilirsiniz. ( İbn Kesîr, VI, 420; İbnü'l-Arabî, III, 1542 vd.; Krş. Zemahşerî, III, 427) Dikkat edin!!! Üstekik, bu kaynaklar, olayın nasıl olduğunu değil, nasıl olmadığını yani aşık olma, güzelliğini görme, tutulma gibi bir hadisenin gerçek olmadığını anlatmıştır. Her kaynağı kale alan buyursun bunları da alsın. Ki zaten biliyoruz ki, hala kızı kuzeni olan, beraber büyüyen, tesettür ayeti gelmeden Zeyd’le nikahlarını kıyan Peygamberin onun dış görünümünü bilmemesi en sofistike iftiradır.

6. Gelelim bu evliliğin bir diğer hikmet ve nedenine. Bu ayet ve emir ve kaldırılan evlatlık hükmünde, şunu ayırt etmek gereklidir. Buraya dikkat edin lütfen. Bu bir helal kılınma durumudur emir durumu değildir. Yani Allah, “Evlatlıklarınızın boşanmış eşleriyle evlenin”, diye emretmiyor. Evlenme durumu olduğunda bunda haramlık bir durum olmadığını söylüyor. Çünkü evlatlık zaten senin öz evladın olmuyor. İslam dini tüm insanların dinidir. O yüzden hükümler herkese hitap edecek şekilde olur. Bizler bugünkü şartlarda evlatlıkların(aile korumasına alınmışların) eşleriyle evlenmesek de olur çünkü eş bulma ya da boşanan eşin kendine başka bir eş bulma imkanı da vardır. Ancak bu her zaman böyle olacak diye bir şey yoktur. Çünkü, bu şartlar bizim şartlarımız ve biz kendi şartlarımıza göre düşünüyoruz. Eğer olur da bir adamın ya da kadının evlatlığı eşinden boşandıysa ve bu boşanan çiftlerden biri kendi içinde bulunacağı şartlara göre evlilik yapacağı herhangi biri de olmazsa bu ayete binaen “İyi ki haram kılınmamış” diyebilecek ve evlenebilecek. Kim inkar edebilir ki içerisinde evliliğe karşı isteklerinin olmadığı ya da cinsel hislerinin olmadığını. Psikoloji ilmi diyor bunu ben demiyorum, cinsel arzularını uzun süre gideremeyen insanların sağlıklı kalması beklenemez. Allah'ın hükümleri bize hitap ettiği gibi amazonlarda yaşayan insanlara da hitap etmeli, Afrika’nın kabilelerinde yaşayan insanlara da. Ve içinde bulunduğu şartlardan dolayı boşanmak zorunda kalmış ve kendisine eş bulamayacak insanlar bu helal kılınmayla rahatlamış olacak ve aile yaşamını devam ettirip sağlıklı bir birey olarak kalması sağlanacak. Evlatlığın eşiyle evlenmenin helal kılınması emir değil, aynı zamanda tüm insanlık aleminin karşılaşabileceği sorunlar karşısında herkese hitap edebilecek ve herkesi zor durumdan kurtarabilecek hükümlerden birisidir. Bilimsel olarakta evlatlığın eşiyle evlenmenin bir sakıncası olmadığını zaten biliyoruz.

PEKİ, EVLİLİK OLMADAN DİREK HELAL KILINAMAZ MIYDI?

• Elbette helal kılınabilirdi. Bir şeyin helal kılınmasının yanında sünnette de buna rastlanması Kuran'da geçen tabirle “Müminlerin kalplerinden konuyla ilgili tüm vesveseleri giderecekti". Çünkü, bahsettiğimiz evlatlık hadisesi o devrin en köklü ve büyük adetlerinden biri ve yıkımı için atılacak adımlar devrim niteliğinde olmalıydı, kesin ve kök söktürücü olmalıydı ki, anında kaldırılması istenen bu adet bir anda kalkabilsin. Helal kılınmanın yanında sünnetle desteklenebilsin. Sahabeler ve insanlar evlatlıklarının eşiyle evlenme konusunda tereddüt etmesin. Bu işi ilk başlatan öncü olan, model olan Peygamber olsun ve eğer evlilik durumları olursa kimse o kişiyi yadırgayamasın. Yadırgamaya kalkarsa o kişi “Peygamber evlenmiş benim evlenmemde yadırganacak bir şey yok” diyebilsin. Çünkü helal kılınmasıyla birilerinin buna öncülük edip model olması farklı şeylerdir. Ve köklü bir adet geleneğinde kimse buna cesaret edemez. Öncülüğü de elbette en iyi model Peygamber yapacaktır ve sonraki evlenme durumunda olanlar bu işi gönül rahatlığıyla ve çekinmeden yapabileceklerdir.

EVLATLIĞIN EŞİYLE EVLENMEK AHLAKLI DEĞİLDİR

• Bir insan kendisine evlatlık aldığında zaten kendi çocuğu olmuyor kan bağı yok ve evlendiği eşiyle boşandıktan sonra eşinin hiç bir kan bağı zaten yok. Tıbben de evlenmelerinin bir sakıncası yok. Yeri geldi mi filozof kesilen değerli arkadaşlara sormak istiyorum ki, siz hangi ahlak yasalarına göre konuşuyorsunuz da bu durumun ahlaksızlığından yola çıkıp Peygambere ithamda bulunuyorsunuz? Ahlak kuralların genel geçer olduğunu kim bana ispatlayabilir? Her insana göre ahlak tanımı farklılaşıyor birinin ahlaklı dediğine diğeri ahlaksız diyebiliyor. "Bir insanın kendi değerlerine uymayan bir şeyin ahlaklı olmadığı anlamına gelmez" ilkesini her daim tekrar eden sizler ne oldu da kıvırıp bu ahlaka sığmaz diyebiliyor? Kendi ahlak kurallarınıza göre düşünüp Peygamber hakkında hüküm mü veriyorsunuz? Yoksa Peygamberi eleştirmek uğruna "genel geçer görmediğiniz" ahlak meselesini bir kaç dakikalığına genel geçer hale mi getiriyorlar? Kime göre ahlaklı neye göre ahlaklı? Bazı kendi isimlerine “Medeni” dedikleri yasalar izin vermeyince mi ahlaklı oluyor. O yasalar Norveçte 70 kişiyi katleden insana da 22 yıl gibi bir ceza verdi. Şimdi evlatlığın eşiyle evlenilmez diye kendilerince ahlak kuralı geliştirmiş olan insanlar kalkıpta 70 masumu katleden insana 22 yıl ceza vermeyi ahlaklı mı buluyor? Ama orda bulanlar var. Buna göre kalkıp hem ahlak genel geçer değildir dersiniz hem bu ahlaklı değildir dersiniz. Bu çelişki neyle izah edilir???

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder