29 Kasım 2018 Perşembe

DİN VE DİNDARLIK ANLAYIŞINDAKİ KOPUŞ, SALAT İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLER


İslam Toplumlarında Din ve dindarlık algısı asıl amacından çok sapmış bir durumdadır.
 Halen Müslümanlar ritüellere sıkıştırılmış bir din anlayışı içindedir!. Din ve  dindar denildiğinde insanların kılık, kıyafeti ile, namaz, oruç, hac ile, sakal ve sarık ile çarşaf ve başörtüleri akla getirilmektedir!  Bunlar kişilerin kendi nusuklarıdır. Nusuklar, mensekler,  menasikler insani ve kişi ve Rabbi ile arasında özel olanlardır.   Herkesin inancı ve nusukları kendinedir.  Kişinin kendi ile Rab bı arasındaki ilişkilerinde yapmış olduğu nusukları  başkasına karşı ayrışma, çatışma, kınama ve üstünlük olarak düşünmesi ve inanması  kabul edilir bir şey değildir! Kimin kimden üstün olduğunu yalnız Allah bilir.  Asıl olan davranıştır. Herkes davranışlarınızdan hesaba çekilecektir..
İnsanlar ibadetlerinde bir birine örnek olmalıdır. İbadet denilince de akla yine nusuklar gelmektedir. Oysa İbadet ;  iş ve değer üretmektir. Toplumsal sorunları, sırtlamak ve çözmektir.  Destek ve dayanışmayı ayakta tutmak, paylaşmayı yaygınlaştırmaktır. İyi ve güzel işler yapmaktır. Salih amelleri çoğaltmaktır. Hayatın her alanında eşitliği, adaleti, merhameti, barışı, insana saygıyı, canlıları sevmeyi, doğayı, yaşam alanlarını, hayvan türlerini korumayı, insanın Rabbi ile, kendi ile çevresi ile ve tüm insanlık ile barışık yaşamayı öğrenmektir.
 Ritüellere sıkıştırılmış  şekilci bir din ve dindarlık, maksattan uzak nüfuza inmeden kabukta dolaşmaktan farksızdır.  Oysa din samimiyettir. Hissetmek o hisle yaşamaktır.  insana insanlığa, hayvanata, doğaya yönelik elinden geleni yapmak bu sayılanlara iyi olmaktır.  

SALAT ile ilgili tüm bilinmeyenler!!!
Hakkında en çok konuşulan ancak gereği gibi bilinmeyen salat kavramı bilgi kirliliği ile ve hararetli tartışmaları ile sürdürülmektedir.
Ancak anladığım kadarı ile  salat kavramı  sanılanın çok daha ötesinde ve çok geniş bir anlatım ile 
kur'an'da,  açıkladığıdır.

Ana başlıkları ile salat!

Kur'an da Allahın salatı, Allahın nebisine salatı,Allah'ın müminlere salatı, meleklerin salatı, Nebinin müminlere salatı, geçmiş Nebilerin salatı, müşriklerin salatı, münafıkların salatı,tüm varlığın salatı, kuşların salatı,Musanın salatı,Şuaybin salatı,lokmanın oğluna salatı vb başlıklar altında anlatılmaktadır.

Kavram, 67 yerde müfret, 11 yerde hem müfret hem de zamire
muzaf olarak, 5 yerde de ‘salavât’ şeklinde çoğul olarak zikredilmektedir. Yine üç yerde ‘sallâ’ şeklinde mazi; 4 yerde ‘yusallî, yusallûne’ şeklinde muzari; dört yerde emir; bir yerde de nehy-i hazır kalıbında geçmektedir.
‘salât’ ise, seksenden fazla ayette zikredilmektedir ki, bu sayı oldukça dikkat çekicidir.
fail, ism-i meful kipleri, Kur’an’ın bir çok sure ve ayetinde, hem erken dönem Mekkî, hem de geç dönem Medenî ayetlerinde sıklıkla kullanılmaktadır.Yaklaşık 125 ayette ve 31 degişik formda kullanılmaktadır.

Geçmiş dönem Nebyleri ile ilgili salat ayetleri detaylıca bildirilmekte ve hatırlatılmaktadır.Kur’an’da Neby'lerle ilgili kullanılışı ilk Neby e kadar gitmekte,
bir yerde Hz. Adem, Hz. Nuh, ve Hz. İbrahim’in nebi olmaları ve zürriyetlerinden
bazılarının seçilmişliğinden söz edip ancak sonra gelenlerin ibadetleri
(salât) zayi etmelerinden (19/Meryem,59) bahsedilmektedir. Kavram bir çok
yerde de Hz. Musa’nın hayatından bahsederken geçmektedir. Örneğin Allah’ın
Hz. Musa’ya ve kavmine evlerini secdegâh (kıble) yapmaları ve ibadetlerini
(salât) ikame etmelerinin vahyettiği (10/Yunus,87) ifade edilmekte, bir yerde
Sînâ Dağı’nda ilk vahiy esnasında ‘salatı ikame et’ diye (20/Taha, 14) vahyettiği
belirtilmekte, başka bir yerde de Hz. Musa’nın ehline salatı ve zekatı emrettiği
(19/Meryem,55) vurgulanmaktadır. Kavram bir yerde de, Hz. Şuayb’in kavminin
ona yönelik itirazlarını, “atalarımızın taptığı ilahları terk etmemizi senin
salatın mı emrediyor?” diye karşılık vermelerinden (11/Hud, 87) söz ederken
zikredilmektedir. Yine mezkur kavram Hz. İbrahim’in ailesini Kâbe’nin yanına
ibadetlerini (salat) yerine getirmeleri için yerleştirmesinden ve kendisini ve
soyunu da ibadetlerini yerine getirenlerden (mukimi’s-salâti) kılması için dua
etmesinden bahsederken (14/İbrahim, 37,40) geçmekte; ayrıca başka bir ayette
Hz. İbrahim’e salâtının, yaşantısının, hayatı ve ölümünün Allah için olduğunu
söylemesi (6/Enam,162) istenmektedir. Yine kavram bir yerde de, Allah’ın Hz.
İbrahim ve Lut kavmine hayırlı işler yapmayı ve ibadetleri (salât) ikame etmelerini
vahyettiğine değinirken (21/Enbiya,73) zikredilmektedir. Hz.
Zekeriyya’nın mihrapta yaptığı ibadetten bahsederken de (3/Ali-i İmran,39)
geçen kavram, başka bir yerde de, Hz. İsa’nın beşikte konuşmasından bahisle
“Bana yaşadığım sürece salâtı ve zekatı emretti.” (19/Meryem,31) şeklinde
geçmektedir. Yine Hz. Lokman’ın oğluna tavsiyeleri sıralanırken de geçmekte
ve Lokman’ın oğluna salâtı da ikâme etmesini (31/Lokman,17) önerdiği vurgulanmaktadır.

es-salât”ın, her ne kadar şekilleri ve tarzları bir diğerinden farklılık
gösterse de, aslında tüm din ve şeriatların ayrılmaz bir parçası olduğu
gerçegidir.Bu anlamda salat şekilsel olarak bir şekle baglı olmadıgı
anacak baglanmak ve baglantıyı ayakta tutmak rab ile ilşkiyi korumak onu ayakta tutmak anlamlarında kullanıldıgı görülmektedir.
Geçmiş Nebyler kadar Müminlerin ibadet hayatından bahsedilen
yerlerde de ‘salat’ kavramına en çok eşlik eden kelime, ‘ekâme/أقــــام ‘fiilinin değişik türevleri ve onunla birlikte oluşturduğu deyimsel yapılardır. toplam 46 ayette yan yana zikredilmektedir.
Kur’an’da ‘salat’ kavramının özellikle ‘ikâme’ sözcüğü ile beraber
zikredildiğini, ‘musallîn’ sözcüğünün ise yalnızca 107/Mâûn,3. ayetinde münafıklar hakkında olumsuz anlamda kullanıldığı
Zira aynı kelime Kur’an’da 70/Mearic,22 ve
74/Müddessir,43 surelerinde geçmektedir..
Şimdi merak ettiğiniz namaz kısmı
Ana başlıklarında verildiği  gibi, Allah'ın namazı olmaz, meleklerin olmaz,nebynin müminlere namazı olmaz,müminlerin müminlere namazı olmaz,kuşların namazı olmaz, tüm canlıların namazı olmaz.
Salatla bunlarda anlatılan bildiğimiz namaz değildir....
Ancak daha öncede söylediğim gibi bağlanmak ve bağlantıyı ayakta tutmak rab ile ilişkiyi korumak onu ayakta tutmak, rab'den destek istemek  anlamlarında kullanıldığı görülmektedir. Bu anlamda geçen salat ayetleri ise namaz anlamındadır.Ancak bu gün kılınan namazdan çok uzak olduğu da açıktır. Namaz niyaz ve aczi yet ifadesidir ve kulun rabbinden aczi yetini bedensel ifadeler ile göstermesi anlamındadır. Bununda ayakta, eyilerek ve kapanarak vücut dili ile göstermesidir. Dier anlamların hepsinde destek ve dayanışmayı sağlamak, Allahın ayetlerini toplumsal hayatta ayakta tutmak ve bunu korumak anlamların dadır.
Ramazan Tevhid

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder