MAKSAT
DİN KAYGISI VE HAKİKATLERİN ORTAYA ÇIKARTILMASI İSE; insanların bu
amaçla düşüncelerini ifade etmesi ve yazmasının sansüre tabi tutulması asla kabul edilemez.!
O Allah ki… bir başkasının etkisi ve zoru ile yapılan ibadetlere itibar
etmeyeceğini bildirmiş, her hangi bir etki ve baskı ile kulun irade, fiilleri ve ifadesine, dokunulmasını
istemeyip özgür bırakmışken, bir kulun
ya da bir zümrenin kendi doğrusu istikametinde
olmayanları bir şekilde susturulmaya çalışması, susturulması için her türlü
kişiliğin yok edilmesi, zulüm iftira, hakaret etmesi yada bu yönde gayret
göstermesi ne insanidir ne de İslamidir.
Zaten insani olmayan hiçbir şeyde İslami değildir. Bunu niye söyledim?! Elektronik ortamda yayın
yapan Aylık bir dergiden yazı yazmam için teklif geldi. Birkaç tane suya sabuna
değmeyecek türdeki yazılarımı yayınladılar. Ancak, Kuran’ın ve nebevi sünnetin
nasıl yok edilmeye çalışılıp yerine Arap örfünün, yalanın dolanın nasıl din
sayılmaya çalışıldığını ifade eden başka bir yazımı yayınlamadılar. Daha sonra
benim ismimin geçtiği önceki yazılarımı bile kazıdıklarını gördüm! Bunlar sofi,
sözüm ona dindar insanlardı!!!
Din algısı ile, İslam toplumu içine
yerleştirilmiş urları, şirk unsurlarını
temizlemeye yönelik bir çalışmanın ifadeleri olarak yapılan çalışmaların, geleneği din edinmiş insanlara ters gelmesi
gayet doğaldır!. Nedenine gelince; yaklaşık
40 yıl geleneği din diye okudum ve yaşamaya çalıştım! İçini; dini hikaye,
masal, destan fıkıh ve vaaz kitaplarından oluşan din algısı ile doldurduğum
Yüce Kitabıma olan ihanetimi fark etmem çok uzun sürdü! Dinlediğim ve okuduğum
kitaplardaki şirk unsurları, çelişkiler, uydurma savsatalar kafama takıldıkça,
bunlar benim anlayamayacağım, fakat içinde hikmet barındıran hususlar zannı ile
yıllarca kendimi avuttum! avutturuldum! Oysa, Allah bize anlamayacağımız bir
dini gönderir mi idi!..? Din
büyüklerimizce okumamız yasaklanmış sıra dışı kitaplara meraktan bakmam sonucu içime
sinmeyen konuların çok daha fazlasının olduğunu fark ettim. Aklımı
kaybedecektim!! Zaman zaman bu arızaları dile getirmem neticesi bizlere
söylenen söz, “Tarih boyunca o kadar büyük alimler, evliyalar gelmiş geçmiş
onların sorun görmediği şeylerin, bir kısım reformistlerce dillendirilmesine
itibar edilmez!” Propagandaları ile ipnotizma edilip uyutulduğumuzu acı ile
ifade ediyorum!!! Bu süreç hep böyle sürdürüldü!!! Aynı sözlerle uyutma
eylemleri ne yazık ki devam ediyor!
Kuran’ın
anlam ve maksadı ile tanışmamın ardından
tüm inançlarımı vahiy ışığında akıl süzgeci ile sorgulama ve test etme
ihtiyacı ile karşı karşıya kaldım. Araştırmaya
baştan başladım. Geçmişte ne oldu? Dine neler ilave edilip çıkartıldı.? Bunlar hangi maksatla, kimler
vasıtası ile yapıldı.! Gördüğüm manzara dehşet verici idi! Yalanın talanın,
rüşvetin, suiistimalin, şirkin başlangıcı yeni değildi! Aslında bütün bunlar
zaten baştan beri yazılıp çizilmişti. Sadece bizlerin görmememiz istenmiş!.
Yanlışa yönlen dirilmiştik! Yeni olan,
onların varislerinin onlardan daha acımasız çamur olduğu idi!!!
Hakikat
şu değil de ya ne!!?; Her insan
imtihana tabii olduğuna göre sorumluluk sahibidir. Hayatı boyunca doğruyu da
yanlışı da yapabilir. Yanılabilir!.. Resuller bile sadece kendi görev kapsamı
içinde korunmuşken, kimsenin masum olmayacağını, uçtu kaçtıların insandan kurtarıcıların
yalan olduğunu anlamak zor mu?!. Nitekim
bu gün geriye dönüp baktığımızda büyük alim saydığımız kişilerin nerdeyse
tamamına yakını önceden doğru bildiği bilgilerinin zamanla yanlışlığını görüp
yanlışlarından bir şekilde kurtulmanın
yollarını bulmaya çalıştığını görüyoruz. Bunların en bariz örnekleri İmam Şafi
ve Ahmet Bin Hanbel’ dir. Bu
kişilerin sonradan caydıkları görüşleri
ile yeni görüşleri arasındaki çelişkileri görmezden gelip, her ikisini de doğru
kabul ederek buna teviller üreten anlayışlara, hikmet gözü ile bakmamız, daha
sonradan da cayabilecekleri görüşlerini Kuran ayarında görmemiz, ne hüsran ve ne
büyük bir tezattır. Bunlar insandır yahu!! Allah’ın ortakları yada danışmanları
değil!!!! Önceden yanlış yapmışlarsa yine yapmayacaklarının garantisini kim
vereilir?!!
İslam; kul olan
insanlar tarafından oluşturulan paket programlarla ifade edilemez!. Bu güne kadar
çeşitli ekoller kendi kültür ve yaşam türlerine göre itikat anlayışlarını bir
paket haline getirip taraftarlarına din diye sunmuşlardır!. Bir biri ve
kuran ile uyuşmayan bu programlar
sayesinde Müslümanlar kutuplaşmış,
tefrikaya düşmüş, bir birlerini katleder hale gelmişlerdir. Allah ı bırakıp, evliya, büyük alim, gavs,
kutup, Allah dostu, gibi kutsallar
üretip onları masum ve her şeyi doğru anlıyor, kılarak tapınma noktasına
getiren arızalı anlayışlar, Müslümanları
bu körlüğü getirmiş durumdadır. Eğer kutsanan kişilerin söyledikleri doğru olsaydı!
inançta bu kadar tefrika çelişki olmaz, bunlar bir birlerini küfürle
itham etmez, insanları kendilerine değil Allah’a Kuran’a çağırırlar, toplumda
cemaat kardeşliği değil din kardeşliği hakim olurdu!!!! Allah’ın doğruları ile bunların paket içindeki doğrular büyük oranda bir birleri
ile örtüşmediği gibi, saygı
duyduğumuz alimlerin hiç birinin görüşleri
bir diğeri ile bire bir aynı değildir. mezhepler arası icma adı ile oluşturulan ifade tamamen yalandır. Zira birin haram dediğine
diğeri helal diyebilmişlerdir. Siyasi ve
aile kavgalarının ırkçılığın, farklı
kültürlerin gücü ele geçirmek sevdası ile savaştığı bir dönemde, belli zamanlar için şartlardan dolayı belki iyi niyet çerçevesinde oluşturulan paketler amaca yönelik kullanılmayıp
kurumsallaştırılmıştır! Her ekolün ileri gelenleri paketlerine ilaveler yapmıştır! Daha sonrakiler ise, bütün
uydurmalarla birlikte uydurulmuş inançları uyutmak amaçlı hap haline
getirip tabletleri bizlere
yutturmuşlardır!!!
Kuran
kendisi için;
"Açık ve açıklayıcı, onda her şey tamam, sadece bundan sorumlu
olacaksınız, başkalarına kul köle olmayasınız diye O’nu Allah size
açıklamıştır. Resulün örnekliğinde İslam’ı anlayıp yaşarsanız mutlu ve sağlıklı
toplum olursunuz" demesine rağmen, haşa Allah ı yalan çıkartıp bu kitap anlaşılmaz! Anlaşılır olması içinde Allah resulü adına
sözler uydurup, bu kitabı, “ Allah peygamber aracılığı ile açıklamıştır”! iftirası ile kendi anlayışlarını kitaba yedirenlerin, beş yüz ayette bile kendine yeterli delil
bulmayanların, falanca çökerse din çöker borazancılarının, rivayetlerin namusunu kurtarmak için vahyin
itibarını düşürmeye çalışanların, deve sidiğini doktora gitmeye
yeğleyenlerin!, gerici, bağnaz,
kendinden olmayana yaşama hakkı tanımayan, fakirin fukaranı hakkını gasp ederek ihtişamlı hayatlarını
sürdürmek amaçlı kendilerine saraylar yaparak hayır yaptığını iddia eden din
taciri, sömürücülerinin; Hakikati ifade
edenlere, bu yalancılara inanmayın, insandan kurtarıcı olmaz, tek yol Kuran ve nebevi örneklik diyenlere karşı acımasızca saldırılarının maksadı
nedir!!? Bunu hiç düşünüyor muyuz!!? Acaba dini hassasiyetlerinden dolayı mı,
yoksa çirkinliklerinin üstünü kapatıp sömürüyü sürdürme amaçlı mı!!?
Şirk unsurlarına İslam’a ilave
edilen urlara karşı tepki olarak çıkan,
“Kuran Bize Yeter” sloganı ile Kuran’ı sözlük/lügat üzerinden anlamlandırıp, peygamber
siz bir din tasavvur edip, ibadetsiz,
ruhsuz bir din oluşturmaya kalkanlar
yada onlara yandaş olanlar!!!
Düşünmezler mi ki?... Kuran hayat kitabıdır. Peygamber O kitabı yirmi üç yılda
yaşayarak hayat haline getirmiş numunedir.
O’nun vahyin ışığındaki örnekliğini görmeyip çıkardığınızda Kuran’ın içindeki hayatı kiminle dolduracaksınız?!! Herkes kendi
ile doldurmaya kalksa, Kuran herkese ayrı bir şey söyler duruma gelmeyecek mi? Nitekim
de bu sloganı kullananların her birinin sözü diğerini tutmuyor! Maksat hak ve
hakikat ise, Resul demek Kuran, Kuran demek Resul anlamına geliyorsa ki
öyledir. Onları nasıl bir birinden ayırt ediyorsunuz!!? Toplum olarak bu hale
düşmemizin en büyük sebebi onu insanlıktan çıkartıp melekleştirenlerdi! Ortada
insan bir peygamber bırakmamışlardı! Ya
siz ne yapıyorsunuz?! O’nu hayattan siliyor yok ediyorsunuz! Birileri uçurarak yok
ederken, sizler silerek yok ediyorsunuz! Bu anlayışınızla hurafecilerin Kuran’ın
anlamını öğrenmeye karşı yeni setler oluşturduklarının farkın damısınız? Sizler
ve onların Farkını nasıl anlayacağız?
Bu
hale neden, niçin düştüğümüzü akıl etmeyenler
görmeyenler, görmek istemeyenler, görüp
te menfaatim elimden gidecek diye susanlar, emeksiz beleşten kolayca cenneti
bulduk diyenler, ya da korktuğu için sesini çıkartamayanlar!!! Pasif kendine iyiler vay halimize!!! Vay halimize!!!! Bu
sorumluluk sadece saldırıya iftiraya
uğrayanlara değil hepimize!!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder