21 Şubat 2018 Çarşamba

MÜSLÜMANLARIN ASIL MESELESİ BİLGİYİ SADECE YÜKLENMEK DEĞİL, YAŞAMAKTIR.


Günümüzde kuran ya  da hadis diyenler bağaşlarını istedikleri kadar bilgi ile doldursunlar. Eğer, doğru bilgi insan hayatına bir güzellik katmıyorsa insanlığa bir fayda sağlamıyorsa, insan bununla boşuna övünüp kavgasını vermesin!  Yüce Rab’ın ağırlığı insan hayatında yeterince olsaydı, Allah ın bak dediği yerden bakılırdı.  Yoksa hiç böyle olur muyduk?  Birimizi anlamaya değil,  Allah ın gayri meşru gördüğü bir yöntem ile dönüştürmeye çalışıyoruz!
Ayrıca,  anlaşmazlığın konusu bugünün sorunu da  değil. Tarih boyunca ağırlıklı bir şekilde tasavvuf geleneği ile selefi anlayış bir birlerini yiyerek gelmiştir. Misal selefi geleneğinin mimarlarından  İbni Teymiye  şiddetle tasavvuf inanç sistemini eleştirmiş, İslam’a bu kanalla sokulan bidat Lara karşı mücadele vermiş birisi iken, günümüzde selefi ve tasavvuf anlayışı geçici bir barış yapmış gibi bir birlerine karşı müsamahalı davranırken ne hikmetse  Kuran a karşı yada Kuran diyenlere karşı ortak bir savaşın içine girmişlerdir. Kuran ın kaderinden midir nedir bilinmez ama  tarih boyunca vahyi ve onun ışığında aklı önceleyenler bu düşmanlığa maruz kalmıştır. Misal  bu düşüncenin mimarlarından imamı azam ve bu düşünce tarzını önceleyenler emevi Abbasî ve Selçuklu dönemlerinde hep baskı altında tutulmuş, tasavvuf geleneğinin Selçuklu ve Osmanlıda ağırlığa kavuşmasıyla bu akım yok hükmünde görülmüştür. Cumhuriyetle birlikte KURAN , okunmak ve ölülere göndermenin dışında bir etkisi ve ağırlığı görünmez hale getirilmiştir.   Tekke ve medreselerin kaldırılmasıyla yer altına inen Tarikat geleneği hak ve hakikatten sapma konusunda çok merhale kat etmiştir.   Kuranın olmadığı ortamda evliya destanları, şeyh kerametleri zirveye ulaşarak Ülkemiz hurafe cennetine dönmüştü ki, KURAN 70 yıllardan itibaren Müslümanların gündemine girmeye başladı. Ortada olmayan KURAN gündem olmaya başlayınca,  Kuran cılık diye bir sapık bir akım çıktı yaygarası koparılmaya başlandı. KURAN cahiline dönüşen ülkemiz Müslümanları, âdete kuranı kendilerine muhalif görme şaşkınlığına düştü. Nerdeyse kuranın anlaşılmasına  karşı savaş verir hale geldiler. KURAN sanki dini düzenleyen değil dini bozan bir alan gibi algılanır olmaya başlandı. Kuran ı anlama konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olmayan gayretli Müslümanların ufak tefek hatalarını yada toplumda benimsenen anlayışlar dışındaki ifadelerini bahane ederek bu insanları tekfir etmeye başladılar.  Son Zamanlarda çok şükür kuran ın anlaşılmasına karşı çok şiddetli bir anlayış olmasa da büyük bir tedirginliğin olduğu da saklanamaz durumdadır. Zamanla inşallah bu direnç ortadan kalkacaktır. Zira Müslüman olup yaşamanın başka bir alternatifi yoktur. Şunu da belirtmek gerekir ki, kuranı anlama gayretleri aslında her gurubun benimsediği öne çıkardıkları bir olgu olsa da, bunlar Kuran ı anlamada  kendi geleneği ve uydurma rivayetler çerçevesinden bir türlü kurtulamamaktalar.  Yani kuran ın kendisi konuşmazken grup yada ekoller dini anlayışları çerçevesinde kuranı konuşturmaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder