Günümüzde kuran ya da hadis diyenler bağaşlarını istedikleri
kadar bilgi ile doldursunlar. Eğer, doğru bilgi insan hayatına bir güzellik
katmıyorsa insanlığa bir fayda sağlamıyorsa, insan bununla boşuna övünüp
kavgasını vermesin! Yüce Rab’ın ağırlığı
insan hayatında yeterince olsaydı, Allah ın bak dediği yerden bakılırdı. Yoksa hiç böyle olur muyduk? Birimizi anlamaya değil, Allah ın gayri meşru gördüğü bir yöntem ile dönüştürmeye
çalışıyoruz!
Ayrıca,
anlaşmazlığın konusu bugünün sorunu da
değil. Tarih boyunca ağırlıklı bir şekilde tasavvuf geleneği ile selefi
anlayış bir birlerini yiyerek gelmiştir. Misal selefi geleneğinin
mimarlarından İbni Teymiye şiddetle tasavvuf inanç sistemini eleştirmiş,
İslam’a bu kanalla sokulan bidat Lara karşı mücadele vermiş birisi iken,
günümüzde selefi ve tasavvuf anlayışı geçici bir barış yapmış gibi bir
birlerine karşı müsamahalı davranırken ne hikmetse Kuran a karşı yada Kuran diyenlere karşı
ortak bir savaşın içine girmişlerdir. Kuran ın kaderinden midir nedir bilinmez
ama tarih boyunca vahyi ve onun ışığında
aklı önceleyenler bu düşmanlığa maruz kalmıştır. Misal bu düşüncenin mimarlarından imamı azam ve bu
düşünce tarzını önceleyenler emevi Abbasî ve Selçuklu dönemlerinde hep baskı
altında tutulmuş, tasavvuf geleneğinin Selçuklu ve Osmanlıda ağırlığa
kavuşmasıyla bu akım yok hükmünde görülmüştür. Cumhuriyetle birlikte KURAN ,
okunmak ve ölülere göndermenin dışında bir etkisi ve ağırlığı görünmez hale
getirilmiştir. Tekke ve medreselerin
kaldırılmasıyla yer altına inen Tarikat geleneği hak ve hakikatten sapma
konusunda çok merhale kat etmiştir. Kuranın olmadığı ortamda evliya destanları,
şeyh kerametleri zirveye ulaşarak Ülkemiz hurafe cennetine dönmüştü ki, KURAN
70 yıllardan itibaren Müslümanların gündemine girmeye başladı. Ortada olmayan KURAN
gündem olmaya başlayınca, Kuran cılık
diye bir sapık bir akım çıktı yaygarası koparılmaya başlandı. KURAN cahiline
dönüşen ülkemiz Müslümanları, âdete kuranı kendilerine muhalif görme
şaşkınlığına düştü. Nerdeyse kuranın anlaşılmasına karşı savaş verir hale geldiler. KURAN sanki
dini düzenleyen değil dini bozan bir alan gibi algılanır olmaya başlandı. Kuran
ı anlama konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olmayan gayretli Müslümanların
ufak tefek hatalarını yada toplumda benimsenen anlayışlar dışındaki ifadelerini
bahane ederek bu insanları tekfir etmeye başladılar. Son Zamanlarda çok şükür kuran ın
anlaşılmasına karşı çok şiddetli bir anlayış olmasa da büyük bir tedirginliğin
olduğu da saklanamaz durumdadır. Zamanla inşallah bu direnç ortadan kalkacaktır.
Zira Müslüman olup yaşamanın başka bir alternatifi yoktur. Şunu da belirtmek
gerekir ki, kuranı anlama gayretleri aslında her gurubun benimsediği öne çıkardıkları
bir olgu olsa da, bunlar Kuran ı anlamada kendi geleneği ve uydurma rivayetler
çerçevesinden bir türlü kurtulamamaktalar. Yani kuran ın kendisi konuşmazken grup yada
ekoller dini anlayışları çerçevesinde kuranı konuşturmaktadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder